Şadıllı Köyü Forum
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Şadıllı Köyü Forum

Şadıllı Köyü hakkında Herşey Burada..
 
AnasayfaAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Hz.Muhammed’in (S.A.V) Hayatı (571-632)

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Yönetici
Yönetici
Yönetici
Yönetici


Mesaj Sayısı : 444
Kayıt tarihi : 08/12/07

Hz.Muhammed’in (S.A.V) Hayatı (571-632) Empty
MesajKonu: Hz.Muhammed’in (S.A.V) Hayatı (571-632)   Hz.Muhammed’in (S.A.V) Hayatı (571-632) Icon_minitimePtsi Ocak 28, 2008 2:58 am

Hz.Muhammed’in (S.A.V) Hayatı (571-632)

Resûlullah (sas), Rebi’ul Evvel ayının onikisinde, Cuma günü şafak vakti Mekke şehrinde dünyaya geldi. Kıymetli pederi Abdullah bin Abdülmuttalip bin Haşim bin Abdumenaf’dır. Değerli annesi ise Vehb bin Abdumenaf’ın kızı Âmine’dir.Resûlullah (sas), Rebi’ul Evvel ayının onikisinde, Cuma günü şafak vakti Mekke şehrinde dünyaya geldi.

Hz. Peygamber’in mübarek ismi İlahi yönlendirmeyle Muhammed konmuştur. Efendimiz (sas), dünyaya gelmeden babasını kaybetti. O’nu Halime-i Sadiyye’ye emanet ettiler. Halime, Hazreti Peygamber’i kucağına alır almaz göğsü sütle doldu; öyle ki, Halime’nin açlıktan uyumayan çocuğu da o sütten doydular. Peygamber (sas) üç yaşına kadar annesi Amine’nin de gözetimiyle süt annesi Halime’nin yanında kaldı, sonra Mekke şehrine getirilerek annesine teslim edildi. Altı yaşındayken annesi Amine ve bakıcısı Ümmi Eymen’le birlikte akrabalarını görmek için Medine’ye gitti. Bir ay Medine’de kaldıktan sonra Mekke’ye dönüşte, Ebva denen yere ulaştıklarında Amine hanım vefat etti ve orada defnedildi. Ümmi Eymen, Hz. Peygamber’i Mekke’ye getirir ve dedesi Abdülmuttalib’e teslim eder. Böylece Abdülmuttalib, Efendimiz’in sorumluluğunu üstlenmiş olur. Ama iki yıl sonra Abdülmuttalib de dünyadan göçer. Onun vasiyeti gereğince de, Ebu Talib, kardeşinin oğlu Hz. Muhammed’in (sas) sorumluğunu üstlenir.

Ebu Talib, Hz. Peygamber ile öyle ilgileniyordu ki, gece ve gündüz O’ndan bir an olsun ayrılmıyordu, O’nu kendi yanında yatırıyor ve O’nun hakkında kimseye güvenmiyordu. Resulullah (sas) on iki yaşında iken Ebu Talib’le birlikte Şam’a yolculuğa çıktı. Bu yolculukta Bahira isminde bir rahiple karşılaşırlar. Bahira, Hıristiyan alimlerinin en bilginlerindendi. Hz. Peygamber’i görür görmez, O’nun ahirzaman peygamberi olduğunu hemen anladı ve Ebu Talib’e dönüp şöyle dedi: “Önceki semavi kitaplarda bu gencin peygamberliğiyle ilgili haber vardır.”

Muhammed’ül- Emin Hz. Resulullah (sas), erginlik çağına kadar Hz. Ebu Talib’in evinde kaldı. Ahlak, yiğitlik, halkla iyi geçinmek ve emanete riayet etmek bakımından öyle bir yüce ahlak ve erdemlilik sergiledi ki halk ona “Emin” lakabını taktı. Hz. Resulullah (sas), yirmi yaşında iken “Hilf-ul Fudûl” antlaşmasına katılmıştır. Bu antlaşma, Benî Haşim, Benî Zühre ve Benî Temim arasında yapılan insanî değerleri önemseyen bir antlaşma idi. Bu antlaşma gereğince mazlumların hakları zorbalardan alınacak ve gereken yardımlar onlardan esirgenmeyecekti.

Hz. Hatice ile Evleniyor Hz. Hatice asaletli ve serveti olan bir kadındı ve ticaretle uğraşıyordu. Resulullah’ın doğru konuşan ve emin biri olduğunu öğrenince, Efendimiz’e, kölesi Meysere ile birlikte ticaret yapmak için Şam’a gitmesini ve diğer tacirlerden daha fazla pay almasını önerdi. Hz. Resulullah (sas), Hatice’nin bu önerisini kabul etti. Şam’a yapılan ticaretten sonra köle Meysere yol boyunca Resulullah’tan gördüğü hareket ve davranışları Hatice’ye anlattı. Bunun üzerine, Hz. Hatice, bir aracıyla Resulullah’ı öven bir mesaj göndererek kendisiyle evlenebileceğini arz etti. Bu teklif öyle bir zamanda oldu ki, Hatice (r.anha) o zamanlar nesep açısından en köklü, şeref ve mal bakımından da bütün kadınların en üstünüydü; Mekke’nin ileri gelen isimleri onunla evlenmek istiyordu; ama o hiç kimseyi kabul etmiyordu. Resulullah (sas), teklifi kabul ederek amcalarını onu istemeye gönderdi ve böylece bu mübarek vuslat gerçekleşmiş oldu. Resulullah (sas), evlendiği zaman yirmi beş yaşında idiler. Nesli Fatıma’dan devam etti Hz. Peygamber’in (sas) Hz. Hatice (r.anha) ile evlenmesinden ikisi erkek, dördü kız olmak üzere toplam altı çocuğu olmuştur. Kasım, Tahir, Ümmü Gülsüm, Rukiyye, Zeynep ve Fatıma’dır.

Hz. Hatice çok fedakârlıklar yapmıştır. O, bütün mal ve servetini aziz eşinin ihtiyarına bırakmış ve hanımlar içinde ilk önce Hz. Resulullah’a iman etmiştir. Efendimiz’in Hz. Mariye’den de İbrahim isminde bir oğlu vardı. Fatıma (r.anha) hariç bütün evlatları kendi hayatı döneminde vefat ettiler. Hz. Peygamber’in nesli, Hz. Fatıma’dan (r.anha) devam etti.

Efendimiz 40 yaşındayken Receb’in 27. günü peygamberliğe seçildi ve üç yıl boyunca halkı gizlice İslam’a davet etti. O’na erkeklerden ilk iman eden Hz. Ali (ra) olmuştur. Ondan sonra da Hz. Hatice iman etmiştir. Peygamber oluşunun (bi’set) üçüncü yılında Resulullah (sas), halkı açıkça İslam’a davet etmeye memur kılındı. Akrabalarını İslam’a davet ettikten sonra, halktan da putları bırakıp sadece Allah’a ibadet etmelerini istedi. Az bir grup hariç, hepsi düşman olmaya başladılar. O kritik anda, Mekke’nin büyüğü ve Peygamber’in amcası olan Ebu Talib, onun yardımına koştu ve yalnız bırakmayacağına dair yemin etti. Ve hayatta olduğu müddetçe Kureyş, Hz. Peygamber’i fazla incitemedi. Kureyş büyükleri, bu kez yeni Müslüman olanlara işkenceye başladılar. Efendimiz (sas), onların Habeşistan’a hicretlerine izin verdi.

Müslümanlara boykot Risaletin altıncı yılında, Mekke müşrikleri, Peygamber’i (sas) öldürme kararı aldılar. Bu yüzden Hz. Muhammed’i (sas) kendilerine teslim etmedikçe, Haşimoğulları ile muamele yapmayacak ve onlardan evlenmeyeceklerine dair kendi aralarında bir antlaşma imzaladılar. Bu antlaşmayı bir deri sayfaya yazıp Ka’be’nin duvarına astılar. Haşimoğulları da canlarını korumak için Peygamber (sas) ile Ebu Talib Mahallesi’ne sığındılar; üç yıl boyunca orada açlık, susuzluk, perişaniyet içinde kaldılar. Üç yıl sonra (616-619 M.) Allah Teala, Peygamberine, antlaşmayı “Allah” lafzı hariç, karıncaların yediğini haber verdi. Hz. Ebu Talib bu haberi Kureyşlilere iletti ve onlara; “Eğer Muhammed’in söyledikleri doğru çıkarsa ne yaparsınız?” diye sordu. Onlar da: “Artık el çekeriz.” dediler. Kureyşliler antlaşmanın “Allah” lafzı hariç karıncalar tarafından yenildiğini görünce, boykottan vazgeçtiler. Bu olay neticesinde Mekke halkından birçok kimse İslamiyet’i kabul etti. Böylece Haşimoğulları bulundukları yerden dışarı çıkabildi.

Peygamber (sas) risaletinin onuncu yılında iki büyük yardımcısı olan Hz. Ebu Talib ve Hz. Hatice’yi kaybetti, bu O’na çok ağır geldi, bundan dolayı o yılın ismini “Hüzün Yılı” koydu.

Hz. Ebu Talib dünyadan göçtükten sonra Kureyşlilerin Efendimiz’e (sas) eziyeti gittikçe fazlalaştı. Efendimiz’i öldürme planıhMekke müşrikleri, bi’setin on üçüncü yılında “Daru’n-Nedve” denilen bir yerde toplanıp Hz. Peygamber’i öldürme kararı aldılar. Buna göre çeşitli kabilelerden oluşan kişiler hep birlikte saldıracak ve kimin tarafından öldürüldüğü bilinmeyecekti. Hz. Peygamber (sas), İlahi vahiyle bu komplodan haberdar oldu ve geceleyin Mekke’den ayrılarak Medine’ye doğru yola çıktı. Hz. Ali (ra) da Efendimiz’in (sas) canını korumak için O’nun yatağında yattı.

Hz. Peygamber’in hicretinin ardından Mekke Müslümanları da yavaş yavaş Medine’ye hicret etmeye başladılar. Peygamber (sas), Muhacir ve Ensar (Medine halkı) arasındaki samimiyet bağını güçlendirmek için onların aralarında kardeşlik bağı oluşturdu. Peygamber (sas), bu teşebbüsü ile Medine’de İslamî bir toplum oluşturmuş ve Muhacirlere yardım için de uygun bir zemin hazırlamıştı.

Bu küçük İslam toplumunun kuruluşundan daha on dokuz ay geçmemişken Müslümanlarla Mekke müşrikleri arasında savaş ateşi tutuştu. İlk önemli savaş Bedir Savaşı idi, onun peşi sıra Uhud, Hendek, Hayber, Tebuk gibi savaşlar da vuku buldu. Bu savaşlar Müslümanların Hicaz topraklarında azamet ve güçlerinin yerleşmesine ve birçok Arap kabilelerinin Hz. Peygamber’le barış antlaşmaları imzalamalarına sebep oldu. Bu antlaşmaların en önemlisi, Hudeybiye Antlaşması idi. Hz. Peygamber bu antlaşmayı, Hicret’in altıncı yılında Mekke müşrikleriyle yaptı. Bu antlaşma, Hicaz toprağında nisbi bir emniyet ve huzurun oluşmasına yol açtı ve diğer topraklarda da İslam’ın yayılmasına ortam hazırladı.

Peygamber (sas), Hicret’in yedinci yılında İran, Rum, Habeş, Mısır, Yemame, Bahreyn gibi ülkelerin kral ve padişahlarına mektuplar göndererek İlahî mesajı onlara iletmiştir. Böylece İslam’ın mesajı uzak memleketlere de ulaşma imkanını bulmuştur.

Hicret’in sekizinci yılının Ramazan ayında Mekke şehri Efendimiz tarafından fethedildi. Resulullah (sas) ordusuyla birlikte savaşmaksızın Mekke şehrine girdi, Mekke halkının hepsini affetti ve Kâbe’deki üç yüz altmış putu dışarı attırdı. Hz. Peygamber’in (sas) Hicaz topraklarındaki en fazla galibiyet elde ettiği yıl, Hicret’in 9’uncu yılıdır. Çünkü o yılın hac merasiminde müşriklerden beraat ilan edildi. Bu önemli mesele, Kurban Bayramı’nda Hz. Ali (ra) vasıtasıyla düşmanlara duyuruldu ve onlara, İslam’a karşı tavırlarını belirlemeleri için dört ay mühlet verildi. Bu beraatın ilanı neticesinde çeşitli kabilelerin elçileri Medine’ye doğru akın etmeye başladılar. Hepsi İslam’ı kabul ettiklerini veya İslam’ın sığınağında yaşamaları için cizye ödemeye hazır olduklarını ilan ettiler. O yıl çok fazla elçinin Medine’ye akın etmesinden dolayı o yıla Elçiler Yılı ismi verilmiştir. Böylece puta tapma adet ve geleneği Hicaz toprağından silinmiş ve yerine tevhid dini yerleşmiştir. Hz. Peygamber (sas) Veda Haccı’ndan sonra, ömrünün son günlerini yaşıyordu, nihayet Hicret’in onuncu yılı Safer ayının yirmi sekizinde serveri olduğu fani dünyadan ayrılıp yine serveri olduğu ebedi yurda göç etti.

Mevla Şefaatine Nail Eylesin. Amin.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://sadillikoyu.yetkin-forum.com
 
Hz.Muhammed’in (S.A.V) Hayatı (571-632)
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Şadıllı Köyü Forum :: Şadıllı Köyü :: Diğer Konular :: Dini Bilgiler-
Buraya geçin: