Şadıllı Köyü Forum
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Şadıllı Köyü Forum

Şadıllı Köyü hakkında Herşey Burada..
 
AnasayfaAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 KIRÇİÇEKLERİNE FATİHLERDE SEVDALANIR

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Aynadaki_Sair
Üye
Üye



Mesaj Sayısı : 22
Kayıt tarihi : 25/01/08

KIRÇİÇEKLERİNE FATİHLERDE SEVDALANIR Empty
MesajKonu: KIRÇİÇEKLERİNE FATİHLERDE SEVDALANIR   KIRÇİÇEKLERİNE FATİHLERDE SEVDALANIR Icon_minitimeCuma Ocak 25, 2008 7:19 pm

Ne olur ıslanma bu soğukta,
Yaprakların üşüsün istemem.
Bilki senin yaprakların donarsa,
Bende bu hayattan soğurum kırçiçeğim.

Sen,
Tarif edilmez bi özlemsin içimde.
Sen,
Son okuduğum kitabın sayfalarında geçen kahramansın.
Sen,
Hayatımın tek virgülü,
Sen,
Gönül bahçemdeki tek çiçeksin,
Sen,
Kırçiçeklerinin en güzeli,
Bense senim sadece...

Ogün hava biraz olsun diğer günlerden farklıdır.Çünkü o gün ilk defa güneş yüzünü göstermiştir."Ah ne güzel olur bu havada bir elimde simit,bir elimde çay boğazı seyretmek" der genç delikanlı.Ama yanında sevdiğininde olmasını o kadar arzu ediyordur ki.Sonra en yakın tranvay durağına yönelir ve tranvaya biner.Tranvayın geçtiği yollar tamammen tarih kokmaktadır.Ve genç delikanlı tarihin kokusunu hissettiği Sultan Ahmet ve Gülhaneden geçerken duvardaki bir levhada Fatih Sultan Mehmet'in kırmızı gül goncasını koklarken çizilmiş olan resmini görür.O an aklına sevdiği kırçiçeği gelir."Niye"der."Niye yanımda olmayasın".Ama o da biliyordur ki kırçiçeği o gün çok meşguldür ve dışarı çıkamayacak kadarda yoğun bir tempoda çalışmaktadır.
Umut iklimine kaptırır o an kendini delikanlı bir an kendini Fatihin o gül goncasını kokladığı zamana yolculuk eder hayal aleminde.Ve Fatih'i konuşturur düşlerinde;

Ey gül sen ne güzelsin böyle.Kokun bir başka cismin bir başka,adın bir başka anlamlı.Ben Fatihim ama sana öyle tutkunum ki anlatamam.Şimdi sana sevdalandığımı bilseler sevdalana sevdalana bir gül goncasına mı sevdalanmış derler benim için.Ama bilmezlerki seni kokladığım da memleketimin her karış toprağını kokluyorum,her karış kokusunu nefesleniyorum ve kırmızında şehit askerlerimin kanını buluyorum.Dallarında koca Osmanlıyı görüyorum.Kuruyup dökülen yapraklarında ise kaybettiğimiz ata yadigarı toprakları hatırlıyorum.Evet ben bir güle sevdalandım.Kim benim gibi seni bu şekilde anlatırdı bir bahçivandan başka.Ama bilmezlerki çiçeklerde konuşurlar kendilerince."

Gülde bir kırçiçeği idi aslında.Yıllar önce iki sevdalı bir ırmakta buluşurlarmış.Bu ırmak tüm köy ve şehrin suyunu karşılayabiliyorlarmış.Ve her geldiklerinde ırmağın yanıbaşına gül fidanları ekerlermiş.Bunu her buluşmalarında tekrarlarlarmış.Zamanla güller yayılmışlar ve ırmağın bir köşesi gül bahçesine dönmüş.Trakyanın en güzel yeri ya,rüzgarıda,güneşide bolmuş buranın.Geliboluya birkaç kilometre uzaklıkta bir yermiş.Burası Trakyanın en güzel yeriymiş.Bir tarafı Sarozu,bir tarafı Çanakkale Boğazını görürmüş.Bu ırmak öyle güzel ve temizmiş ki hiç kimse bu ırmağa dokunmak bile istemezmiş kirlenmesin diye.İşte o zamanın birinde bu iki sevdalı yüreği çekemeyen çok düşmanı olmuş.Düşmanlarından biri gel zaman git zaman sonra içindeki nifak tohumlarını açığa çıkartarak ırmağın kenarındaki gülleri günler boyunca teker teker yolmaya başlamış.Kızla oğlan gül fidanı diktikçe düşmanları ekilen fidanı söküp yerine çalı ekiyorlarmış.Bu uzun süre tekrarlamış ve her nifak tohumunun ortaya atıldığı günler sonrası içilen suyun tadı bir başka oluyormuş.Bu başkalık sürüp gitmiş,taki içilen sudan artık lezzet almayı bırak içememem gibi bir durum doğana kadar ve ne acıki bu suyu son kişiler olan genç oğlan ile kız ruhlarını teslim etmişler sevdikleri ırmaktan bir yudum su aldıkları anda.Sonra anlaşılmışki.Bu suyu güzel ve tatlı yapan hem bu iki sevdalı yüreğin sevgileri hemde kırmızı güller imiş.Bu duruma çok içerleyen genç oğlan ve genç kızın dopstları genç kız ile genç oğlanın mezarlarına kırmızı güller dikmeye söz vermişler.İşte ne olduysa o an olmuş.Nifak tohumlarının bir ürünü olarak düşmanları tarafından ekilen dikenler birer birer kırmızı gül goncası açmaya başlamışlar ve bir anda her taraf kırmızı güllerle bezenmiş.Su mu?Su yine berraklaşmış ve etrafında nice sevdalıların buluştuğu bir buluşma yeri oluvermiş eskisi gibi.O ırmağın bir ucunda adı meçhul bir kimsenin mezarı varmış.Mezar taşında Osmanlıca şu yazı yazılıymış;
"Güllleri solduranlar,günlerini soldururlar"

Genç delikanlı o kadar hayal alemine dalmıştırki Fatihten geçivermiş iki sevdalı yüreğe.Tranvaydan verilen "Eminönü" ikazı ile kendine gelmiş ve tranvaydan indiği gibi soluğu Yeni cami yanında açtığını farkettiği kırmızı güllerin yanında almış.Ve gülleri kokladıktan sonra içinden;
"Sevdiğim burada sanki.Ne çay,ne taze bir simit umrumda değil ki.Kırmızı güllerin kokusu yetiyor bana....."



Bu hikayemi İstanbul'u İstanbul gibi yaşarken tarihini göremeyenelere adıyorum.Sevginin anlamını meyhane ve bar köşelerinde bulanlara bir mühür olarak adıyorum.


Aynadaki Şair
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
KIRÇİÇEKLERİNE FATİHLERDE SEVDALANIR
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Şadıllı Köyü Forum :: Şadıllı Köyü :: Diğer Konular :: Şiirler-
Buraya geçin: